2050 yılı, enerji üretimi Tahminler

Yenilenebilir enerji dediğimizde güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, hidroelektrik ve dalga enerjisi, jeotermal enerji, biokütle enerjisi gibi kaynakları kapsıyor. Bunlar klasik enerji kaynaklarına alternatif olarak sunulan kaynaklar olduğu için “alternatif enerji kaynakları” olarak da anılıyor. Bu kaynakların bir gün (bence dün olmalıydı ) kömür gibi geleneksel enerji kaynaklarının yerine geçmesi kaçınılmaz görünüyor. Yoksa 37 yıl sonra petrol, 100 yıl sonrada fosil yakıtlar bitince, çözümde geliştirmemiş isek, torunlar bizi pek hayırla anmayacaklar.

Peki sizce ; Bu gerçekleşir mi? Fosil yakıtlar yerine sadece alternatif kaynaklar ile modern yaşam kesintisiz ve sorunsuz şekilde devam eder mi? Gibi sorularınız var ise, koşarak bu blogtan uzaklaşın, uzaklaşırken başınızı tutun ki attığım taş size çok hasar vermesin.

Bizi güneşi, rüzgarı, hidro yu tartışırken , bunlar şu an artık geleneksel hale gelirken, bu alanda yeni alternatif kaynaklar da ortaya çıkıyor. Yani bir anlamda alternatifin de alternatifi artık gündemimizde. Bu alandaki son örneklerden biri su altı balonları…

SU ALTI BALONLARI


Kanada’da Hydrostor adlı şirket bu yeni yöntemi test etmeye başlamış, bu ilginç teknoloji için  Toronto yakınlarındaki Ontario Gölü’nde ilk tesisini kuran şirket, altı balonun suyun 55 metre altında bulunan boru hattıyla elektrik şebekesinin birbirine bağlayarak bir enerji üretimi gerçekleştirmekte.

Düzenekteki balonlarda bulunan havanın türbinleri döndürerek elektrik üretmesini sağlayan bu yeni buluş, tesisteki elektrik üretim miktarını 660 kilovat olarak gerçekleştiriyor.  (Tamam anladıki değerler düşük, ama kabul edersiniz bu deneysel bir proje ve kurduktan sonra ilave yakıt , ilave enerji gerektirmiyor)

Şirket projenin maliyetinin ise çok daha ucuz olduğunu ifade ediyor. Tabi kime göre neye göre, açıklasınlar, bizde bir fikir üretiriz. Ama kendilerini tebrik etmek gerek…

Diğer bir örnek ise Japonya’dan… Japon bilim insanları, 1.8 kilovat enerjiyi kablo kullanmadan mikrodalga aktarımıyla 55 metre uzağa taşımayı başardıklarını duyurdu. Malini bulan bana yazarsa kendilerine iki kelimelik bir mail atmak istiyorum. (Nikola Tesla) Neyse, şevklerini kırmayalım , Bu yöntem ile gelecekte uzayda kurulacak güneş panellerinden sağlanan temiz enerjinin dünyaya aktarılması hedefleniyor.

Dünyadan yaklaşık 36 bin kilometre uzağa kurulacak olan panel ve antenlerde toplanan güneş ışığı enerjisinin, mikrodalga aktarıcı uydular ile yeryüzüne gönderilebileceği ifade ediliyor. Uzayda güneş enerjisi panelleri kurmanın, dünyada kurmaya oranla birçok avantajları var.

En önemlisi, hava durumu ve günün aydınlık olan saatleri gibi faktörleri düşünmeye gerek kalmadan 24 saat boyunca enerji toplanabiliyor. Henüz emekleme aşamasındaki projenin, Japonya’da alternatif enerji kaynağı olarak 2040’larda hayata geçirilmesi planlanıyor.

UÇAN RÜZGÂR SANTRALLERİ
Bir başka yenilik uçan rüzgar santralleri, bu konuda daha önce yazmıştım. Buradan okuyabilirsiniz.

Rüzgar türbinleri dünya genelinde hızla yayılırken, kısmen Alaska Enerji Kurumu tarafından finanse edilen BAT-Buoyant Airborne Turbine yani ‘Havada Asılı Rüzgar Santrali’ adlı proje dikkat çekiyor. Bu yüksek irtifalı rüzgar türbini, dünyanın dört bir yanına kolayca taşınabilen ve çiftliklerden tutun felaket bölgelerine kadar geniş bir yelpazeye enerji sağlayabilecek bir enerji kaynağı olarak tasarlanmış. BAT’ı sıradan rüzgar türbinlerinden ayıransa daha yüksek irtifalardaki daha güçlü rüzgar akımlarına erişip, iki kat daha fazla enerji üretebiliyor olması. BAT’in yerden 300-600 metre yükseğe çıkmasını, yüksek irtifalar için tasarlanmış bir helyum balonu gövde sağlıyor.

Google da yeni nesil rüzgar türbinleri test eden firmalar arasında. Google’ın ilginç projeler birimi Google X, uçan rüzgar türbini denemeleri yapıyor. Eğer bu proje başarılı olursa, dağ başlarında rüzgar alan küçük kasabalarının veya özel sanayi kurumlarının enerji ihtiyaçlarını birkaç insansız türbin uçak sayesinde karşılamak mümkün olacak.

Kanatsız türbinlerde gelecek vaad ediyor. Yakın zamanda devreye girecek olan bu türbinler tamamı ile çevre dostu görünüyorlar. Bu konuda daha fazlası için.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir